FLAŞ

Türkiye Savunmada İsrail’e ne kadar



Türkiye Savunmada İsrail’e ne kadar

Aksiyon dergisi haberine göre
bağımlıyız?
Türkiye ile İsrail arasında imzalanan savunma projelerinin hacmi 500 milyon
doları buluyor. HERON ve keşif podları dışında büyük proje yok. İsrail’den kritik
teknolojiler alınıyor. Krizin ardından ihalelerin akıbeti merak konusu oldu.
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Mavi Marmara krizinin ardından ülkesine
dönen HERON (insansız hava aracı) eğitmeni İsrailli uzmanları geri çağırdı.
Ancak İsrailli yetkililer “Personelimizi güvenliklerini sağlarsanız göndeririz.”
cevabıyla özel şartlar talep etti. Şartlar arasında eğitmenlerin her yerde
korunması başta geliyor. Havaalanından eve, çalıştıkları yerden izinlerini
geçirdikleri yere kadar koruma istedi İsrailliler. Ancak Hava Kuvvetleri, “Hiç
kimseye ayrıcalık tanıyamayız. Prosedürü uygularız.” diyerek İsrail’in talebini
geri çevirdi. 10 gündür iki ülke yetkilileri bu krizi aşmak için çabalıyor.
Keşif ve gözetleme görevi üstlenen araçlarla ilgili kriz, Mavi Marmara gemisinde
9 Türk’ün öldürülmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesi üzerine patlak
verdi. Türk personel, uzun süredir eğitim almasına rağmen HERON’ları tam
anlamıyla kullanamıyor. Yani, bu araçlarla istihbarat toplanamıyor. Hava
Kuvvetleri, Hakkâri’de 11 askerin şehit düşmesinden önce Genelkurmay
Başkanlığı başta olmak üzere ilgili bütün birimleri bu konuda bilgilendirmişti.
Türkiye, hayati öneme sahip 10 HERON için İsrail’in IAI (Israil Aerospace
Industries) firmasıyla 183 milyon dolarlık anlaşma imzalamıştı. Bu bedelin 30
milyon dolarlık kısmını yerli ortağı TAI alıyor. İsrail HERON’ların 6’sını teslim etti;
kalan 4’ünün de kısa süre içinde teslim etmesi bekleniyor. Şu anda Türk Hava
Kuvvetleri personeli kabul testleri için İsrail’de bulunuyor. Türkiye 2004’ten beri
yerli İHA üretmek için çalışmalar yürütüyor; ancak sonuca ulaşması ve İsrail’in
teknolojisini yakalaması uzun yıllar alacak gibi gözüküyor. İsrail’den temin edilen
bu araçlar 8 bin metreden görüntü alabiliyor, terör örgütü PKK buna karşı bir
saldırı yapamıyor. 24 saat havada kalan araçların 350 kilometre menzili var.
Mavi Marmara krizinin ardından gündeme gelen Türkiye-İsrail arasındaki askerî
anlaşmaların hacminin 500 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor
(devam edenler). Savunma kaynaklarından alınan bilgilere göre, 20 yıldır
İsrail’den askerî araç-gereç alan Türkiye’nin ödediği para 4,5 milyar doları
buluyor. Büyük projeler sona erdi; sadece küçük, fakat kritik teknolojilere sahip
olanlar devam ediyor. Bir yetkili, “Bu projeleri sonlandırmanın anlamı yok, yeni
proje gündemde değil.” diyor. Aslında HERON’ların dışında birçok proje var.

Aksiyon o projelerden bazısına ulaştı.
ASELSAN’ın ana yüklenici, İsrailli Elbit-IAI firmasının ortak olduğu F-4 ve F-16
savaş uçakları için elektro optik keşif podları eklenmesi, iki büyük projeden biri
(diğeri HERON). 300 milyon dolarlık projede İsrail’in payı 180 milyon dolar.
Uçaklara eklenecek sistemle Güneydoğu’da görev yapan savaş uçakları Irak
hava sahasını ihlal etmeden (100 kilometre uzaktan) PKK ile ilgili istihbarat
amaçlı fotoğraf çekecek. Ancak savunma konularında uzman isimlerden Lale
Kemal, İsrail’in bu teknolojiyi Türkiye’ye vermeyebileceğini söylüyor: “İsrail aba
altından sopa gösterdi. Türkiye’nin bu cihazlarla Akdeniz’den İsrail’in
fotoğraflarını çekme ihtimali var. ‘Mavi Marmara krizi sonrası, benim de
fotoğrafımı çeker’ diye bu elektronik sistemi vermeyebilir.”
Bir diğer proje M-60 tank modernizasyonu. 687 milyon dolar maliyeti olan proje
her ne kadar kısa süre önce tamamlanmış olsa da İsrail’in desteğine ihtiyaç
devam edecek (tanklar için yedek parça alımı gibi). Uzmanların ifadesiyle
tanklar ciddi bir modifiyeden geçti, yeni tank gibi oldu. 170 tankın güç paketi
(vites kutusu + motor), paletleri, atış kontrol sistemleri değişti. Gövde ve kulesi
reaktif zırhla kaplandı. Türkiye’nin İsrail ile ilişkiyi kesmesi hâlinde
Güneydoğu’da kullanılan bu tankların çalıştırılması zora girebilir.
Hava Kuvvetleri’nin Barış Kartalı Projesi kapsamında ABD’li Boeing firmasından
alınan 4 AWACS (havadan uyarı ve kontrol sistemi) uçağına yeni donanım ve
yazılımlar eklenecek. TAI’nın ana yüklenici olduğu 1,5 milyar dolarlık projeye
İsrailli IAI-Elta firması Elektronik Destek Sistemi’ni temin edecek. İsrailli firmanın
AWACS için tamamlayacağı sistem, uçak havadayken birtakım karıştırma
saldırılarına karşı elektronik olarak kendini koruma sisteminden oluşuyor. İsrail
bu sistem için 25 milyon dolar alacak. Avustralya şirketi BAE Systems daha
önceden ihaleyi kazanmış; fakat başarılı olamamıştı. İsrail’le köprülerin atılması
durumunda AWACS’la ilgili 1,5 milyar dolarlık projenin de çöpe gitme ihtimali
bulunuyor.
Ortak yürütülen bir başka proje Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Özel
Kuvvetler Komutanlığı’na (ÖKK) ait 4 Skorsky helikopterin modernizasyonu.
TAI’nın ana yüklenici, İsrailli Elbit firmasının alt yüklenici olduğu ihale
kapsamında ÖKK’nın istediği konfigürasyon uygulanacak. Buna göre,
helikopterin görüş açısının genişlemesi için kokpitin büyük bölümü cama
dönüştürülecek, ilave yakıt tankları eklenecek. İsrail yazılımları bitirdi, proje
tamamlandı; ancak M-60 tank projesinde olduğu gibi Türkiye Elbit’in yedek
parça ve yazılım desteğine ihtiyaç duyabilir. 100 milyon dolarlık projede İsrailli
firmanın payı 25 milyon dolar.
Türkiye’nin İsrail ile birlikte yaptığı F-4 savaş uçağı modernizasyonu 5 yıl önce
sona erdi. 650 milyon dolara başlayan proje 1 milyar doları buldu. Ancak bu
uçaklarda teknik destek noktasında bundan sonra İsrail’e ihtiyaç olmadığı
belirtiliyor. Dünyanın birçok ülkesinde yaygın olarak kullanılan bu savaş
uçaklarına ilişkin destek, İsrail dışındaki ülkelerden de sağlanabilir. Kara
Kuvvetleri Komutanlığı’nın terörle mücadele operasyonlarında kullanacağı ,,MRAP mayın ve patlayıcı madde korumalı personel taşıyıcı ihalesini alan Türk
firması BMC, bu araçları İsrail firması Hetehof lisansıyla üretiyor. Buna benzer
başka küçük projelerin de olduğu tahmin ediliyor.
Mavi Marmara krizinin ardından Türkiye-İsrail ilişkilerinin kesileceği yönünde
tartışmalar çıkmış, çeşitli projelerin iptal edileceği iddia edilmişti. Fakat ne son
Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında ne de Millî Güvenlik Kurulu’nda bu
konular gündeme geldi. Türkiye sona eren projelerde zaten ödemeyi yapmış
durumda, bunlarla ilgili teknik destek alması söz konusu. Devam eden
projelerde avans ödenmiş; ama Türkiye, projeleri siyasi sebeplerden dolayı
iptal ederse savunma çevrelerine göre, uluslararası sözleşmeler gereği
ücretlerini ödemek zorunda kalır. Hükûmetin, askerî kanadın da talebine uygun
olarak bu projeleri iptal etmemesi bekleniyor. İki ülke projeleri karşılıklı
feshetmeyi kabul ederse sorun yaşanmaz. Türkiye ile İsrail arasındaki
anlaşmaların çoğunluğunu kritik alt sistemler oluşturuyor.
Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi ve savunma uzmanı Lale Kemal, Türkiye’nin
İsrail’e ihale ettiği ve detayları kamuoyu ile paylaşılmayan birçok proje olduğunu
söylüyor. Kemal, projelerin çoğunda İsrail’in ana yüklenici olmadığını, sadece
hassas teknolojileri üstlendiğini kaydediyor. TSK Güçlendirme Vakfı’nın
hissedarı olduğu 18 askerî şirketten bazısının, kamuoyuna, kimi sistemleri
kendileri geliştirmiş gibi gösterdiğini, aslında taşeron İsrail firması ile işbirliği
yaptığını hatırlatan Kemal, “Bir yabancı firma ile işbirliğinin sakıncası yok.
Sakıncalı olan, kamuoyunun kandırılması ve askerî harcamaların
denetlenmemesidir.” diyor.
“İsrail askerî ihalelere girmesin” diye bir karar alınmış değil. Ancak ihale olsa da
Türkiye’nin işi İsrail’e vermesi veya İsrail’in ihaleye girmesi yakın zamanda
mümkün görünmüyor. İsrail, özellikle Davos’ta başlayan krizin ardından
Türkiye’ye bu teknolojileri vermemeyi planlıyor. İsrail savunma çevreleri bunu
gündeme getirdi. İngiliz Jane’s Defence dergisi kısa süre önce Türkiye’nin
tanksavar silah ve Barak-8 adlı füze sistemi almak istediğini; ancak İsrail’in
bunu vermeyi reddettiğini açıklamıştı. M-60 tank modernizasyonunu yapan
İsrailli IMI firmasından Türkiye’den bir şirketin kısa süre önce zırh talep ettiği;
fakat İsrail’in vermeye yanaşmadığı da iddia ediliyor. İsrailli bir savunma
yetkilisi, “Türkiye ile ilişkiler eskisi gibi olmayacak. Bu yüzden hangi sistemleri
satacağımıza çok dikkat ediyoruz.” ifadesini kullanmıştı.
İsrail, bu yıl savunma teknolojilerinden 8 milyar dolar kâr bekliyor. Türkiye ise
geçmişte İsrail’in en fazla silah sattığı beş ülkeden biriydi; ancak artık o listede
yok. Lale Kemal, bunu, yerli savunma şirketlerini teşvik eden projelere bağlıyor.
AK Parti, 2004 yılında üç ihaleyi (tank, İnsansız Hava Aracı, helikopter) iptal
edip ibreyi yerli üretime çevirdi.
Peki, Türkiye İsrail askerî ilişkileri nasıl gelişti, ne değişti? İsrail ile askerî
işbirliğinin 28 Şubat sürecinde başladığına dair bir kanaat var. Fakat ilişkiler
1990-91 yılına dayanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin uyguladığı
silah ambargosu ve beraberinde yönlendirmesiyle Türkiye silah teknolojisinde2 8 2014 AKSİYON
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/newsDetail_openPrintPage.action?newsId=27084 4/4
İsrail’e yöneldi. F-16 savaş uçaklarının elektronik yazılımlarını vermeyen ABD’ye
karşı İsrail bu teknolojiyi vermeyi kabul etti. Böylece ilişkiler askerî düzeyde gizli
şekilde başladı. Türkiye pazarında, ABD’ye rakip olarak İsrail çıktı.
Bu ilişkiler o dönemki bir askerî yetkilinin girişimiyle birkaç yıl sonra ‘stratejik
işbirliğine’ dönüştü. Askerî heyetler İsrail’e sık sık gidip gelmeye, Türkiye’de
muhatapları ağırlamaya başladı. Türkiye’den giden heyetlerin çok iyi
ağırlandığı, askerî heyetlerin raporlarında da yer aldı; ama detayları
kamuoyuna yansımadı. İsrail’de anonim şirket olarak faaliyet yürüten savunma
firmaları, ister asker olsun ister sivil, Türklerle görüşmeden önce onların birçok
şahsi bilgisine sahip oluyordu. İsrail savunma şirketleri ile MOSSAD’ın beraber
çalıştığı, şirketlere istihbarat verildiği tahmin ediliyor. Bu bilgiler Türk yetkililere
karşı kullanıldı. Asker ile geliştirilen bu ilişkiler hükûmetler düzeyinde silah
satışlarını üst seviyelere çıkardı. 4 milyar doların üzerinde para akıtan Türkiye,
projelerin büyük bölümünü bu dönemde imzaladı.
Hatta F-4 savaş uçağı projesini alan İsrail’in IAI firması ile M-60 tank projesini
alan aynı ülkenin IMI firması ekonomik durgunluktan kurtuldu. 2 milyar doları
bulan iki proje maddi olarak büyük rahatlamaya sebep oldu.
İsrail platform yani tank, uçak gibi silahlar üreten bir ülke değil. Entegrasyon ve
modernizasyon yapıyor, hassas alt teknolojiler üretiyor. Mesela Türkiye
modernize edilen M-60 tankının güç paketini (vites kutusu + motor) Alman
firması MTU’dan alıp bu tanklara ekledi, güç paketi geliştirmedi. Bunun sebebi
ise sıfırdan bir silah üretmek hem maliyetli hem bunları satmak kolay değil, hem
de ürün yelpazesinin daralmasına yol açıyor. Ayrıca İsrail nokta hedeflere
operasyon yapabilen füze-güdüm kontrol sistemlerinde başarılı.
Savunma kaynakları, “Şu anda İsrail, askerî savunma teknolojilerinde tek
kaynak değil. Bu kriz aslında İsrail açısından büyük kayıplara sebep oldu.”
diyor. İsrail, Türkiye pazarını kaybetti. Ancak Türkiye’nin son yıllarda savunma
sanayiinde izlediği yol aslında İsrail’inkiyle paralellikler taşıyor. Bu süreçte
Türkiye’nin İsrail gibi entegrasyon yeteneğine sahip olması hedefleniyor.
Türkiye 2004’ten bu yana kendi tasarımını yapmaya çalışıyor, yurt içi
tasarımlara ağırlık veriyor.


...KAYA net GRUBU...

Hiç yorum yok

Nefret söylemi içeren, kişileri rencide edici yorumlar yayınlanmayacaktır. Yorumların hukuki sorumluluğu yorum sahibine aittir.

Karapaklar Kimdir? Kökenleri, kültürleri, Göçleri.

Karapaklar Kimdir? Kökenleri, kültürleri, Göçleri. Kaynak olarak** Prof.Dr.Zakir Kaya Karapapak Türkleri** Kitabı dikkate incelenerek oluştu...